TEKSEN (Teknik Personel Sendikası) kamu kesiminde çalışan teknik personel arasında faaliyet göstermek üzere 12 Şubat 1970‘de kurulmuş kamu çalışanları sendikasıdır. On dokuz ay süren kısa yaşamı 12 Mart 1971 askeri darbe yönetiminin 1961 Anayasası’nda yaptığı değişikliğe dayandırılarak faaliyetten men edilerek son bulmuştur.

TEKSEN‘in faaliyetten men edilmesi ile teknik elemanlar; mühendis, mimar, tekniker gibi yapay ayrımları bir yana bırakarak ve beraberlik içinde örgütlenerek, haklarını almak ve alınmış haklarını savunma mücadelelerini birlikte yürütmek için Türkiye Teknik Elemanları Birliği’ni (TÜTEB) kurarak 21 Eylül 1971 tarihinde ilk geçici yönetim kurulunu toplamışlardır.

TÜTED KURUCU ÜYELER(*)
01 Fevzi ŞOLT Makine Mühendisi İSTANBUL
02 Evren KARAYEL İnşaat Mühendisi İSTANBUL
03 Halil EKER Elektrik Mühendisi ANKARA
04 Niyazi TAŞKAN Elektrik Mühendisi ANKARA
05 Aybars UNGAN Elektrik Mühendisi ANKARA
06 Tezer ERASLAN İnşaat Mühendisi İSTANBUL
07 Latif KARADAĞ Elektrik Mühendisi ANKARA
08 Metin AYDOĞAN Mimar İZMİR
09 Yalçın SARAÇOĞLU Elektrik Mühendisi ANKARA
10 Yavuz ÖNEN Mimar ANKARA
11 Atılay ARSAN Makine Mühendisi İZMİR
12 Akın TUNCER Mimar İZMİR
13 Mete AKALIN İnşaat Mühendisi İSTANBUL
14 Arif DELİKANLI Harita Mühendisi ANKARA
15 Hüseyin ERKAN Harita Mühendisi ANKARA
16 Melih ALTINOKLAR Makine Mühendisi ANKARA
17 Yılmaz ONAY İnşaat Mühendisi ANKARA
18 Osman T. AYBERS Mimar ANKARA
19 Recep Güven BİRKAN Mimar ANKARA

(*) TÜTED Tüzüğü, Tarihsiz ve Kabul Tarihi: 16 Haziran 1974

Ancak o tarihte geçerli Dernekler Yasası’na göre “Birlik” adını kullanamayacaklarının anlaşılması üzerine, hiçbir etkinlik yapamadan, Türkiye Teknik Elemanlar Birliği’nin (TÜTEB) adı, 4 Haziran 1972‘de yapılan olağanüstü toplantıda, Türkiye Teknik Elemanlar Derneği (TÜTED) olarak değiştirilmiştir. Daha sonra Dernekler Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle “Türkiye” adının kullanımının Bakanlar Kurulu iznine bağlanması üzerine 20 Mayıs 1973‘te Olağanüstü Kongre’de yapılan bir tüzük değişikliğiyle ile derneğin adı Tüm Teknik Elemanlar Derneği (TÜTED) olarak değişmiştir.

21 Ocak 1980 akşamı TÜTED Genel Merkezi’nin “bir ihbarı değerlendirme” bahanesiyle güvenlik kuvvetlerince basılarak yöneticilerinin gözaltına alınmaları ve dernek binasının kapısı mühürlenerek davanın sürdüğü süreçte derneğin faaliyetten alıkonmuş olması nedeniye TÜTED faaliyetine devam edememiş, fiilen çalışamaz hale gelmiştir. Beş yıl süren davada TÜTED yöneticilerinin 03 Ocak 1985 tarihinde beraat etmiş olmalarına rağmen, 12 Eylül 1980 askeri darbe yönetimi tarafından tüm dernekler kapatılmış, hepsinin mallarına el konulmuştur.

8.10.1985 tarihinde de Valilik onayı ile TÜTED kendiliğinden dağılmış sayılmıştır.

Haziran 1978 Tarihinde TÜTED Genel Kurulu’na sunulan 4. Dönem Çalışma Raporu’ nda, TÜTED tarihine ilişkin kapsamlı bilgi ve değerlendirmelerin bulunduğu “Türkiye’de Demokratik Toplumsal Muhalefet İçinde Teknik Eleman Hareketinin Gelişmesine Kısa Bir Bakış” başlıklı bir bölüm bulunmaktadır. TÜTED’in kapanmadan önceki son Genel Kurul Raporu bir anlamda geriye dönüp yaşam süreçlerinin değerlendirildiği bir nitelik taşımaktadır. Bu metni; sahip olduğu terminoloji, çok sık kullanılan ve sloganlaştırılan söylemi, dönemin ruhuna uygun dil ve içeriğiyle zamanı anlamamıza katkıda olacağı düşüncesiyle, bu mücadeleye emeği geçenlere de saygımızla, aynen aktarıyoruz.

TÜTED, 12 Mart’ın faşist baskı ve terör ortamında, 1971 Eylül’ünde kuruldu. TÜTED, 1971 ve öncesinin demokratik teknik eleman hareketinin özellikle de TEKSEN hareketinin mirasına sahip çıktı, o hareketin sağladığı birikimin üzerine inşa edildi. Buna rağmen, gerek kurulduğu dönemin baskıcı koşulları gerekse “dernek” statüsünde bulunuşu nedeniyle TÜTED’in teknik eleman kitlesi içinde kök salışı, gelişmesi zaman aldı; çetin bir mücadelenin verilmesini gerekli kıldı. Bu çetin mücadelenin sonucunda TÜTED 1976 yılına gelirken örgütlenme – eylem diyalektik bütünselliği içinde belirli bir aşamaya ulaştı. 1976 Haziranındaki 3. Genel Kurulumuz bu aşamanın önemli bir kilometre taşı oldu. 1976-1978 çalışma döneminde ise TÜTED demokratik toplumsal muhalefetin oluşmasında kendi paylarına düşen işlevleri yerine getirmeye çalışan başlıca, etkin demokratik kitle örgütlerinden birisi haline geldi.

1976 – 1978 döneminin TÜTED hayatındaki öneminden dolayı, bu dönemde yapılan çalışmaları anlatmadan önce bu çalışmaları biçimlendiren temeldeki yaklaşımların, savunduğumuz görüşlerin, mücadele hedeflerinin ve taleplerin kaynaklandığı Türkiye’deki demokratik teknik eleman hareketine ve bu hareketin gelişimine kısaca bakmakta yarar gördük.

Teknik elemanların demokratik toplumsal muhalefet içinde etkin bir kesim olarak yer almaya başlamaları 60’lı yılların sonlarına rastlar. Türkiye’de teknisyen ve mühendis seviyesinde teknik eleman yetiştirilmesine Cumhuriyet’ten önce başlandı ama 60’lı yılların sonlarına kadar teknik elemanların genel tavrı kurulu düzenden ve hakim sınıflardan yana oldu.

Teknik elemanların sınıfsal konumlarındaki değişiklikleri hızlandıran sosyo-ekonomik yapıdaki gelişmeler 1950-1960 döneminde belirgin hale geldi. Türkiye kapitalizminin hızla gelişmeye ve dünya kapitalist sistemiyle bütünleşmeye başladığı bu dönemde, bu sürecin doğal sonucu olarak, teknik eleman kesimindeki nicel büyüme ivme kazandı. Teknik elemanlar üretim ve dağılım sürecinde eskiye oranla çok daha büyük sayılarda yer almaya başladılar. Hakim sınıflar ve onların siyasi iktidarı teknik elemanların ve bu arada mühendis ve mimarların sayıca artışını teşvik eden bir eğitim, ücret ve istihdam politikaları izledi. Mühendis ve Mimar Odalarının kuruluşu da bu döneme rastlar. Mühendis ve mimarlar, hakim sınıfların teknik hizmet üretimini kendi politikaları doğrultusunda rasyonelleştirmek ve teknik elemanların; bu kesimini kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda denetimi altına almak amacıyla meslek esasına göre kurdukları bu Odalara yasa gereği üye olmak durumundaydılar.

Bu gelişmelere karşın 1950-1960 döneminde teknik elemanların herhangi bir politik muhalefet hareketine rastlamamaktayız. Çünkü teknik elemanlar diğer emekçilere oranla oldukça yüksek ücretler almakta ve sosyo-ekonomik sıkıntılardan pek fazla etkilenmemektedir. Ayrıca Türkiye’de, diğer emekçi sınıf ve tabakaları etkileyecek güçte bir işçi sınıfı hareketi henüz gelişmemişti.

Kapitalistleşme ve tekelleşme sürecinin daha ileri aşamalara ulaşmaya, buna paralel olarak bir dizi toplumsal sorunun ortaya çıkmaya, sınıfsal çelişkilerin daha da belirginleşmeye başladığı 60’lı yıllardaki bu gelişim teknik elemanları daha yakından etkilemeye başladı. Üretim ve dağıtım sürecinde daha çok sayıda teknik eleman yer almaya, bu konumları itibariyle daha çok sayıda teknik eleman işçi sınıfıyla etkileşim alanına girmeye ve işçi sınıfıyla yakınlaşmaya başladı. Artık teknik elemanların önemli bir kesimi doğrudan kapitalist sömürüye tabiydiler ve işçilerinkine benzer sorunlara sahip oluyorlardı. Bunun yanı sıra 1961 Anayasasının getirdiği nispi özgürlük ortamında yükselmeye başlayan işçi sınıfı hareketi ve toplumsal siyasi muhalefet teknik eleman kesiminde de yansımasını buldu. Teknik elemanların kurulu düzene karşı örgütlü muhalefetinin maddi temelleri toplumsal gelişmenin bu evresinde atıldı. 1960’ların ikinci yarısında bir kısım mühendis ve mimar Odalarında örgütlü bir muhalefet hareketi yükselmeye başladı. Aynı dönemde, mühendis ve mimarlar dışında kalan teknik eleman kesimleri ise meslek esasına göre kurdukları “dernek” statüsündeki örgütlerinde daha çok mesleki haklarını savunmak için girişimlerde bulunuyorlardı. Hakim sınıfların, teknik eleman kesimlerinin çıkarlarının birbiriyle çatıştığı izlenimini yaratan, onları birbirinden ayrı tutmayı amaçlayan politikalarının bir sonucu olarak teknik eleman kesimleri geneldeki sorunlarının ortak olduğu teşhisinden ve bu sorunların çözümü için ortaklaşa davranmanın gerekli olduğu anlayışından bir hayli uzakta bulunuyorlardı. Ama 70’li yıllar birçok konuda olduğu gibi bu konuya da açıklık getirdi.

 

1970’LER VE SONRASI

1970’ler Türkiye’sinde, kapitalistleşme ve tekelleşme sürecinin varmış olduğu noktada, teknik elemanların önemli bir kesimi için aşağıdaki tespitleri yapmak mümkün olmaktadır.

1. Teknik elemanlar, işçi sınıfına özgü bazı sorunlarla karşı karşıyadırlar.,
Bu sorunları şöyle özetleyebiliriz.
1.1. Teknik eleman kitlesi içinde işsizlik gittikçe yaygınlaşmaktadır.
1.2. Teknik elemanların aldığı ücretlerin düşüklüğü, onları geçim sıkıntısı ile karşı karşıya bırakmaktadır. Teknik elemanlar gittikçe artan hayat pahalılığı ve enflasyondan etkilenmektedirler.
2. Teknik elemanlar iş güvenliğine sahip değillerdir.
3. İşçi sınıfının gelişen ekonomik ve siyasal hareketi, toplumun diğer sınıf ve tabakaları gibi teknik elemanları da etkilemekte ve onları bağımsızlık demokrasi mücadelesinin yanına çekmektedir.

1970’lere kadar devam eden bir süreç içinde oluşup gelişen ve 1970’lerde teknik eleman damgasını vuran bu tespitler veya maddi koşullar, teknik elemanları hakim sınıflara karşı bir muhalefet durumuna getirdi. Yukarıda sıralanan maddi koşulların zorlamasının doğal sonuçları 1970’lerin başlarından itibaren tüm Odalarda somut olarak gözlenmeye başlandı. Bu tarihlere kadar mevcut düzenin sürmesinden yana tavır almış, sadece ve sadece mesleki sorunlarla ilgilenmeyi amaçlamış olan meslek Odalarında önemli değişiklikler oldu. Meslek Odaları yönetimlerine ilericiler, demokratlar seçildiler. Geçmişten farklı olarak meslek Odaları; “Çalışan halkımızın bir parçası olan teknik elemanların sorunları yurt sorunlarından ayrılamaz ve onun bir parçasıdır” tespitinden hareket ederek yurt ve dünya sorunlarıyla uğraşmaya onları tahlil ederek sonuçlar çıkarmaya başladı

Bir yandan Odalar ülke çıkarlarına ters girişimleri emperyalist-kapitalist dünya sistemine bağımlılıktan kaynaklanan sorunlar ve emperyalizm olgusunu somuta indirgeyerek teşhir ederken, diğer yandan teknik elemanlar arasında, ekonomik demokratik hakları elde etme ve koruma doğrultusunda bir hareketlenme gözlendi.

Kamu kesiminde 4/10195 sayılı kararnameye göre çalışan teknik elemanlar iş güvenliği, sosyal güvenlik ve toplu sözleşme haklarından yoksundurlar. Teknik elemanlar ekonomik-demokratik hakların, elde etmek, korumak İçin 1970 Şubatında TEKSEN’ – Teknik Personel Sendikası’nı kurdular.

TEKSEN, ilerici teknik eleman hareketinin, ülke genelinde işçi sınıfının öncülüğünde verilmekte olan bağımsızlık demokrasi mücadelesine yakınlaşmasında somut bir adım oldu.

TÜTED’İN KURULUŞU VE TÜTED DÖNEMİ

Sendika kapatmalar, TEKSEN üyeleri üzerindeki baskı ve kıyımlar, pek işe yaramadı. Teknik elemanlar kurtuluşlarını işçi sınıfının verdiği bağımsızlık demokrasi mücadelesinde yer almakta görüyorlardı. Teknik elemanlar bu gerçeği; 12 Mart baskı ve terör döneminde daha da somut bir biçimde görecekler ve kavrayacaklardı.

TEKSEN birikimi üzerine, 1971 Eylülünde Türkiye Teknik Elemanlar Birliği (TÜTEB) adıyla kurulan yeni örgüt, daha sonra, dernekler yasası hükümleri uyarınca Tüm Teknik Elemanlar Derneği (TÜTED) adını aldı.

12 Mart döneminin baskı ve terör ortamında kurulan TÜTEB kısıtlı çalışma koşullarında (maddi olanaklar ve kadro yetersizliği) mücadelesine başladı.

TÜTEB aşağıdaki çıkış bildirisiyle üyelerinin ekonomik – demokratik taleplerinden yola çıkarak bağımsızlık demokrasi mücadelesinde işçi sınıfının yanında yer almağa hazır olduğunu bildiriyordu.

“Bilim ve teknoloji, gelişme ve değişme süreçlerinde toplumsal yapıların biçimlenmesini sağlayan ve oluşturan araçlardır. Bir ülkenin teknik gücü de toplumsal yapı değişiminin etkin ve önemli bir öğesidir.

Teknik kadroların eğitilmesi ve istihdam politikaları da o ülkede egemen olan ekonomik ve politik güçlerin çıkarlarına göre düzenlenir. Ekonomik düzen ve sanayileşmenin niteliği başka bir deyişle öngörülen kalkınma modeli de teknik gücün oluştuğu, biçimlendiği ortamın temel belirleyicisidir.

Son 20 yıldan beri ülkemizde öngörülen, ekonomik kalkınma ve sanayileşme modeline uygun bir eğitim ve istihdam politikası, teknik gücümüzü gizli ya da açık işsizliğe, meslek dışı faaliyete ya da yurt dışına itmiştir. Ayrıca yabancı teknik hizmet ithal edilerek teknik gücümüzün gelişmesi engellenmekte ve giderek niteliksiz, yeteneksiz ve üretkenliği olmayan kadrolar haline dönüşmesine yol açmaktadır. Toplumumuza egemen çıkar guruplarının düzenlediği ücret politikaları da teknik gücümüzün bir kenara itildiğinin açık kanıtlarıdır. Sorunlarımızı işte bu bütünlük içinde ele alıyoruz.

Son Anayasa değişikliği ile üyelerinin ekonomik ve sosyal haklarını yurt çıkarları çerçevesinde yılmadan savunan ve bir buçuk senedir örgütlenme çabasında olumlu gelişmeler gösteren TEKSEN faaliyetten men edilmiştir.

Ve bu men ediliş teknik elemanların, örgütlenmenin, TEKSEN içinde birleşmenin, yani teknik elemanlar arasında yaratılan mühendis – tekniker, mühendis – mimar gibi çelişkileri bir yana itip birlik olmanın bilincine vardıkları bir sırada olmuştur. Fakat örgütlenme, birlikte mücadele etme, haklarımızı savunmayı sürdürmemiz gerekmektedir. Bugünkü koşullar altında beraberliği ancak bir birlik içinde sağlayabileceğimizi düşündük ve tüm teknik elemanları içine alan Türkiye Teknik Elemanları Birliği, TÜTEB’i kurduk. Birliğimiz yerli ve yabancı çıkar gruplarına ve onların uygulamalarına karşı ülke çıkarlarını ve teknik eleman haklarını savunmak, güçlü bir demokratik baskı grubu olmak üzere örgütlenmek amacındadır. Bu örgütlenmeye katılmanın yurtsever her teknik elemanın bir ödevi olduğu inancındayız.

TÜRKİYE TEKNİK ELEMANLAR BİRLİĞİ YÖNETİCİLERİ OLARAK:
1. Yabancı ve yerli gruplarının ülkemizin kaynaklarını sömürmesine, 2. Teknik gücümüzün gelişmesini engelleyen ve onu yozlaştıran yabancı teknik hizmet ithaline, 3. Kamu kaynaklarının verimli ve üretken olmayan yatırımlarla tüketilmesine, 4. Halkımızın gerçek ihtiyaçlarına öncelik vermeyen yatırımlara, 5. Ülke verilerine dayanmayan bir eğitim ve istihdam politikasına, 6. Teknik elemanları sömürmeye yönelmiş ücret politikalarına, 7. Bugün çoğunluğumuzu bir geçim sıkıntısına sokmuş olan ve gittikçe artan hayat pahalılığına karşı, Örgütlenmeye ve Anayasanın öngördüğü yollarla demokratik bir mücadelede yurtsever ve haklı sesimizi en etkin bir biçimde duyurmaya kararlıyız.

GÜÇ BİRLİKTEN DOĞAR, TÜTEB’DE BİRLEŞELİM.

TÜTEB’in bu çağrısı, diğer teknik eleman kuruluşlarında ve meslek odalarında da yansımasını buldu. Meslek Odaları açtıkları üye olma kampanyalarıyla, TÜTEB’i desteklediler ve güçlenmesine katkıda bulundular.

1972 Haziranında yapılan Olağanüstü toplantıda Birlik, Türkiye Teknik Elemanlar Derneği (TÜTED), Mayıs 1973’te Tüm Teknik Elemanlar Derneği (TÜTED) adını aldı.

TÜTED, teknik elemanlar içinde örgütlülüğünü arttırmak ve güçlenmek için bir iletişim ve bilgilendirme aracı olan TÜTED Haberleri çıkarmaya başladı. Şimdiki TÜTED Haberler ile kıyaslandığında, oldukça yetersiz görülen, o zamanki TÜTED Haberler, görevini “faşizme karşı demokratik bir ses” olarak bir ölçüde yerine getiriyordu.

12 Mart faşizminin işçiler ve emekçiler üzerindeki baskı, terör ve zulmü teknik elemanların örgütlenmesini büyük ölçüde engelleyen bir unsur olarak sürerken, TÜTED tüm antidemokratik uygulamalara karşı sesini yükseltiyordu.

Bir yandan 12 Mart faşizminin teknik eleman kitlesi üzerindeki baskısı, diğer yandan TÜTED’in içinde bulunduğu mali zorluklar ve örgütleyici kadroların azlığı nedenleriyle; TÜTED’in faaliyetleri önemli bir süre sadece yayın faaliyetleri ile sınırlı kaldı. Bu süre içinde örgütün gelişme hızı oldukça düşük oldu. TÜTED bir yandan örgütlenme çalışmalarını sürdürürken, örgütlenmenin kalıcı ve doğru olabilmesinin koşullarını aramaya yöneliyordu. Çünkü TÜTED, doğru bir örgütlenme modelinin ancak ve ancak teknik eleman kesiminin bir toplumsal katman olarak üretim ve dağıtım süreci içindeki yerinin doğru olarak saptanması ve diğer sosyal sınıf ve tabakalarla olan ilişkilerinin doğru olarak kavranmasın temeli üzerinde kurulabileceği bilincindeydi.

Bu genel doğrudan yola çıkan TÜTED, teknik elemanların üretim ve dağıtım sürecindeki yeri ile sınıflar arası ilişkilerinde şu tahlili yaptı.

“Daha önceleri çalışanlar arasında ayrıcalıklı bir konuma sahip olan teknik elemanlar tekelleşme süreci içinde ve tekelleşme hızının artmasına koşut olarak, bu ayrıcalıklı durumlarını yitirmektedirler. Üretim ve üretimin dağılımı süreci içinde işçi sınıfı ile birlikte üretime katılmaya başlayan teknik elemanlar işçi sınıfına yakınlaşmakta ve işçi sınıfına özgü sorunlara sahip olmaktadırlar. Bu yakınlaşma süreci, üretimde otomasyon ve otomatik kontrol tekniklerinin kullanılmasıyla, daha da hızlanmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak teknik elemanlar, işçi sınıfına en yakın katmandır ve işçi sınıfının doğal müttefikidir.”

Bu tahlilin ışığında TÜTED, teknik elemanların ekonomik demokratik haklar mücadelesinde tek doğru örgütleniş biçiminin “işçi sendikalarında örgütlenmek” olduğu tespitini yapıyordu.

TÜTED bu tespitten hareket ederek; teknik elemanların önündeki kazanılması gereken demokratik mevziiyi gösteriyordu.

TÜTED bu görüşü yaygınlaştırmak ve kitlesine kabul ettirmek için yoğun bir ideolojik çalışmaya girişti. Bu çalışma, teknik eleman kitlesi içinde, cılız da olsa var olan elit sendikacılık (yani işçi sendikaları dışında ayrı teknik eleman sendikalarında örgütlenmek) görüşünü geriletti. Daha sonraları toplanan birinci ve ikinci teknik eleman kurultayları TÜTED’ in bu görüşlerini onayladı. Böylece örgütlenme biçimi ile ilgili görüşler yaygın bir resmiyet kazanmış oldu.

TÜTED, grevli toplu sözleşmeli sendikal hakları alma mücadelesini, bağımsızlık demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak görüyordu. Teknik elemanların mücadelesinin, işçi sınıfı öncülüğünde verilmekte olan bağımsızlık demokrasi mücadelesinin bütünselliği içinde başarıya ulaşmasının ilk koşulu olarak teknik eleman kesimi içindeki dayanışmanın ve örgütlülük düzeyinin yükseltilmesinin gereğine inanan TÜTED, bu dayanışmayı gerçekleştirmek ve teknik eleman sorunlarının çözümleriyle ilgili ortak kararlar olmak üzere Birinci Teknik Eleman Kurultayının düzenlenmesinde görev aldı.

BİRİNCİ TEKNİK ELEMAN KURULTAYI
Teknik elemanların birliği doğrultusunda atılmış ilk adım olan 1. Teknik Eleman Kurultayına 29 teknik eleman örgütü katıldı. 1. Teknik Eleman Kurultayı 13-14 Nisan 1974 tarihlerinde Ankara’da DSİ Konferans salonunda toplandı. Teknik elemanların çeşitli sorunlarının, ,bu arada,
Teknik Personel İş Kanunu Tasarısı Taslağı
Teknik Elemanların Sendikal Haklara Kavuşmaları ve Teknik Eleman İş Kanununun getirecekleri
Teknik Eğitim ile Uygulama Arasında Yaratılan Çelişki
Teknoloji İthali ve Beyin Göçü
Teknik Elemanların Hizmetlerini Halkımıza Gerekli ve Yeterli Bir Biçimde Sunamayışlarının Nedenleri
Teknik Personele Uygulanan Statünün Eleştirisi
Teknik Elemanların Yönetimde Söz Sahibi Olmaları Gereği konulu raporların okunarak tartışıldığı Birinci Kurultay, Grevli Toplu Sözleşmeli Sendikal hakların alınması için mücadele konusunda görüş birliğine vardı. Bir yıl sonra yapılacak olan 2. Kurultay öncesi çalışmaları sürdürmek üzere TMMOB, TEK-DER ve TÜTED’den oluşan bir “Kurultay Düzenleme Komitesi” kuruldu.

İKİNCİ TEKNİK ELEMAN KURULTAYI
7 – 8 Haziran 1975 tarihlerinde, Ankara Selim Sırrı Tarcan salonunda toplanan İkinci Kurultayın gündemini bir tek madde oluşturuyordu; “SENDİKALAŞMAK ” 34 teknik eleman kuruluşunun ülkenin her yerinden gelen delegeleri; sendikalaşma sorunlarını tartıştılar. Sendikalaşma biçimi bu kurultayda hiç bir tereddüde yer vermeyecek ölçüde kesinlik kazandı.

İkinci Kurultayda, “Elit Sendikacılık” anlayışı tamamen terk edildi. İşçi sınıfı sendikalarında örgütlenmenin tek doğru örgütlenme biçimi olduğunu savunan delegeler; teknik eleman-işçi yakınlığının, özünde kafa ve kol emeğinin birliğinden kaynaklandığını ve günümüzün bilimsel- teknolojik koşullarında da bu yakınlığın daha iç içe bir öz kazandığını belirttiler.Böylece TÜTED’in yıllar önce “sendikalaşma biçimi” ile ilgili olarak açtığı yaygın ideolojik çalışmanın, bir bakıma, başarı ile sonuçlandığı ve bu görüşlerin oldukça yaygın olarak kabullenildiği belgeleniyordu.

Kurultaya konuk olarak gelen DİSK’e bağlı bazı sendika liderleri genelde çalışanların, özelde işçi-teknik eleman birliğinin gereğini savunan konuşmalar yaparak, teknik elemanları işçi sendikalarında örgütlenmeye çağırdılar.

İkinci Kurultay, TÜTED’i bir demokratik kitle örgütü, teknik elemanların sendikalaşma mücadelesinin öncü örgütü olarak oy birliği ile kabul etti.

Teknik elemanların ve TÜTED’in verdikleri sendikal hakları elde etme mücadelesi içinde oldukça önemli bir aşamayı ifade eden İkinci Kurultayda aşağıdaki kararlar oybirliğiyle alındı.

TEKNİK ELEMANLARIN SENDİKALAŞMA MÜCADELESİNİN İLKELERİ:
a) Teknik elemanların sendikal haklar mücadelesi, halkımızın ve tüm çalışanların mücadelesinin bir parçasıdır.

Bu ilke hayata geçirilmelidir. Bu ilke mücadelemizin siyasi özünü de belirler. Sendikal haklar, birleştirici olur düşüncesi ile salt ekonomik çıkarlarla savunulmamalıdır. Egemen güçler sendikal hakları kabul etmek zorunda olduklarından sarı sendikacılığı da tezgâhlarlar. Sendikal haklar mücadelesi, tekelci sermayenin egemenliğine karşı, antifaşist, antiemperyalist mücadele ile iç içedir. Bu mücadelede bağımsızlık ve demokrasiden yana tüm siyasi partilerin açık tavır almaları istenmeli, programlarda tüm çalışanların ve teknik elemanların sendikal haklarının açıkça yer alması sağlanmalıdır.

b) Teknik elemanların sendikal haklar mücadelesi bir bütündür

Bu bütünlük soyut birliktelik düzeyinde kalmamalıdır. Birlik, tüm teknik eleman örgütlerini ve örgütlerin tabanlarındaki farklı kesimleri kucaklamalıdır. Yoksulluğa, işsizliğe ve ücretli çalışmaya itilen serbest çalışan teknik elemanlar da, sendikalaşma mücadelesinin bir parçası olarak ele alınmalıdır. Bu ancak örgütlerin sürekli bir araya gelmeleri ile gerçekleştirilebilir.

c) Mücadelenin bütünlüğü ve birliği, somut hedeflerin kazanılmasına açık olmalı, güçler birleştirilirken, örgütsel inisiyatifler güç kazanmalıdır.

d) Örgütlenme, üretimi, yani işi, işin yapıldığı yeri esas almalıdır.

Yapay çelişkiler yalnızca örgütler arasında değil, bizzat işin yapıldığı yerde, tabanda giderilmeye çalışılmalıdır. İşyeri esasına göre örgütlenme yeni ve dinamik kadroların oluşmasını da sağlayacaktır. Bu örgütlenmede güncel sorunlarla amaçlarımız içice savunulmalı, mücadelenin bütünlüğü ve sürekliliği hayata yansımalıdır.

e) Sendikalaşma, işçi sendikaları içinde olmayı amaçlamalıdır

Şu anda özel kesimde ve bazı iktisadi kamu kuruluşlarında, yasal olarak sendikalaşma hakkı olan teknik elemanlar mutlaka, var olan işçi sendikalarına katılmaya yönlendirilmelidir.

f) Teknik eleman örgütleri arasında birliği amaçlayan dayanışma, ortak çalışma ve destek eleştiriden bağımsız olamaz. Birlik doğrultusunda örgütler arası çelişkiler fiilen ve sistemli bir şekilde bir araya gelerek çözümlenebilir

TEKNİK ELEMANLARIN DAHA GÜÇLÜ VE İLERİ DÜZEYDE ÖRGÜTLENMESİ İÇİN ÖNERİLER

1-   Teknik elemanların sendikal haklarını elde etme mücadelesi, tüm teknik elemanları çatısı altında toplayan demokratik bir kitle örgütünün önderliğinde verilecektir.

2-   Tüm Teknik Elemanlar Demeği (TÜTED) bu önderliği üstlenebilecek nitelikte olan tek örgüttür.

3-   TÜTED vereceği mücadelede tüm meslek örgütlerimizce desteklenmelidir. Bu desteğin somut olarak gerçekleştirilebilmesi için TÜTED Merkez ve Şube Yönetim Kurulları TÜTED çatısı altında tüm teknik eleman örgütlerini bir araya getiren bir danışma kurulu oluşturmalıdır. Bu, TÜTED’in güçlenmesi için izlenecek somut bir çalışma biçimidir.

4-   Örgütlenme – eylem diyalektik birlikteliği içinde, gelecek Teknik Eleman Kurultayına kadar, TÜTED’in önderliğinde önce bölgesel ve sonra genel forum ya da forumlar oluşturulmalıdır. Bu forumların oluşturulmasıyla somut ve bağlayıcı eylem biçimleri saptanmalıdır.

5-   Gelecek yıl toplanacak 3. Teknik Eleman Kurultayının düzenlenmesi ve yönlendirilmesi için TÜTED görevlendirilmelidir.

6-   Kurultay tertip komitesi 2. Teknik Eleman Kurultayının bilimsel içeriğini, örgütlenme doğrultusundaki somut kararlarını bütün teknik elemanlara en kısa zamanda iletmelidir.

Kurultay kararları; bağımsızlık- demokrasi mücadelesinin bir parçası olan “sendikalaşma” mücadelesinde, örgütler arası dayanışmanın zorunluluğunu vurgulayarak, birlikteliğin daha ileri platformlarda ele alınmasının gerekliliğini belirtiyordu.

Teknik elemanların sendikalaşma mücadelesinin başarısının güvencesi ise; tüm teknik elemanları çatısı altında toplayacak demokratik-merkeziyetçi bir kitle örgütü olan TÜTED’in güçlenmesi idi.

TÜTED’in güçlenmesi ve gelişmesi acısından İkinci Kurultay bir dönemeç oldu.

Kurultay sonrası, kurultay kararları doğrultusunda çalışmalarını yoğunlaştıran TÜTED, örgütler arası diyalogun genişletilmesi çabalarına önemli katkılarda bulundu.

ÖRGÜTLÜLÜK DÜZEYİNİ YÜKSELTME YOLUNDA ÖNEMLİ BİR ADIM: İŞYERİ TEMSİLCİLİKLERİ:

“Ortak olarak belli bir üretim faaliyetinde bulunan kişilerin, birbirleriyle daha yakın etkilenme içinde bulundukları, talep ve sorunlarının benzer olduğu…” tespitinden yola çıkan TÜTED, İkinci Kurultaydan sonra, örgütlenmesini bu temel üzerine inşa ediyordu. Her işyerinde işyeri temsilcilikleri kuruluyordu.

Belli bir işyerinin, ayrı çalışma birimlerinde görev üstlenen işyeri temsilcileri, bir araya gelerek, o işyerine ait “İşyeri Komiteleri”ni oluşturuyorlardı. İşyeri temsilcilikleri ve komiteleri şubelere bağlı birimler olarak çalışıyorlardı.

Temel örgüt birimleri olan işyeri temsilcilikleri, demokratik merkeziyetçi işleyiş içerisinde, kitleyle bağ kurmada kilit noktası ve TÜTED’in alacağı kararların oluşmasında ve yaşama geçirilmesinde tayin edici oluyordu.

Örgütlenme sorununa doğru bir tarzda yaklaşma ve bu tarzın hayata geçirilmesi, meyvelerini kısa zamanda verdi. Temel birimlerini işyeri temsilciliklerinin oluşturduğu demokratik- merkeziyetçi örgütlenme, TÜTED’i üye ve şube sayısı olarak, hızlı bir biçimde büyüttü. Bugün TÜTED çeşitli il ve ilçelerde kurulmuş olan 37 adet şubesiyle faaliyet gösteriyor.

Şube kurma taleplerinin bugün, genellikle, kitleden geliyor olması, TÜTED’in teknik elemanlar içindeki saygınlığı ve güveninin somut belirtilerinden sadece birisi. 1971 yılında İzmir Şubesini kurmak üzere Genel Merkez’den İzmir’e gönderilen görevlilerin, müteşebbis yönetim kurulunu oluşturacak 5 kişiyi dahi bulamadan geri dönmeleri durumuyla, bugün teknik elemanlardan gelen şube kurma talepleri karşılaştırılacak olursa; TÜTED’in vardığı nokta daha iyi anlaşılabilir.

ÜÇÜNCÜ TEKNİK ELEMAN KURULTAYI

İkinci Kurultayda alınan karar gereğince TÜTED’in düzenlediği Üçüncü Teknik Eleman Kurultayı 22 -23 Mayıs 1976’da Ankara’da Alemdar Sinemasında, 34 teknik eleman kuruluşunun katılmasıyla toplandı.

MC’nin faşist baskı ve saldırılarının oldukça yoğun olduğu günlerde yapılan Üçüncü Kurultayda;
Demokratik Hak ve Özgürlükler Mücadelesinde Teknik Elemanların Yeri ve Görevleri,
Haklarımızı Nasıl Alırız?
Sendikal Haklara Giderken Güncel Sorunlarımızı Nasıl Çözeriz? konularında hazırlanan raporlar tartışıldı.

Birinci ve İkinci kurultaylarda bir ölçüde gerçekleştirilen “Teknik Elemanlar ve Örgütleri arasındaki antiemperyalist, antifaşist dayanışma” Üçüncü Kurultay ile daha da pekiştirilmiş oldu.

Üçüncü Kurultayda gündeme getirilen “Çalışanlar Kurultayı” önerisi ise; sendikal haklardan yoksun tüm çalışanların birliği doğrultusunda atılmış ileri bir adımdı.

Üçüncü Kurultay, teknik elemanların verdikleri sendikalaşma mücadelesinin bağımsızlık demokrasi mücadelesinin bir parçası olduğunu ve işçi sınıfının mücadelesine tabi bulunduğunu belirterek, teknik elemanların mücadelesinin politik boyutlarını gösteriyordu. Birinci ve İkinci kurultay kararlarına kazandırılan bu politik boyut, Üçüncü Kurultay için ayırt edici bir özellik oluyordu. Üçüncü Kurultay aşağıdaki kararları alarak çalışmalarına son verdi. Artık hedef tüm çalışanların birliğiydi.

“DEMOKRASİ Sınıflı toplumlarda demokrasi kavramı, ne kadar sınıflar üstü ve saf olarak gösterilmeye çalışılırsa çalışılsın, mutlaka egemen sınıfların damgasını taşır. Tarihin çeşitli dönemlerinde Devlet yönetimini ellerine geçiren sosyal sınıflar, demokrasiyi kendileri için demokrasi, özgürlük, eşitlik, diğer sınıflar için ise sömürü, baskı ve zorbalık olarak kullanma gayretleri içine girmişlerdir. Egemen sınıfların toplumun diğer sınıflarına kendi gönül rızasıyla özgürlük bahşetmesi düşünülemez. Ancak ezilen, sömürülen sınıfların da egemen sınıfların sömürüsüne isteyerek boyun eğmeyeceği bir gerçektir. Tarihsel surecin belirli bir kesiminde, belirli bir ülkedeki demokrasi kavramının kapsamını egemen güçler ile sömürülen sınıfların mücadelesi tayin eder. Kapsamı ne olursa olsun özünde demokrasi egemen sınıfların demokrasisidir ve demokrasiden söz edilen her yerde “Hangi sınıf için” sorusunu sormak gerekir.

Burjuvazinin yönetimindeki ülkelerde işçi sınıfı ve emekçi kitleler özgürlüklerini ne kadar genişletirlerse genişletsinler, ekonomik haklarına ne ölçüde kavuşurlarsa kavuşsunlar egemen sınıfların sömürüsünün dışına çıkamazlar. Bu yüzden, bütün bu mücadelelerin demokratik hak ve özgürlüklerden yana, işçi sınıfından ve tüm emekçi halktan yana bir iktidarın kurulmasını ve nihai hedef olarak da işçi sınıfı iktidarını gözetmesi zorunludur.

Ancak bu, işçi sınıfının ve yandaşlarının uzun uğraşlar sonucu elde etmiş olduğu demokratik mevzileri korumayı, demokratik hakları genişletmeyi siyasal mücadelenin nihai hedefinden ayrı düşünmeyi getirmemelidir. Burjuvazinin gerçekleştirmesine imkân olmayan bu görev de işçi sınıfına ve yandaşlarına düşmektedir. Bu mücadele işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin nihai hedefine doğru sürdürdükleri mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır.

Demokratik hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi mücadelesi asla küçümsenmemeli, fakat işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin gerçek kurtuluşu için verilen mücadelenin bir parçası olduğu da asla unutulmamalıdır.

TEKNİK ELEMANLARIN SINIFLAR İÇİNDEKİ YERİ

Teknik eleman topluluğu birbirinden farklı sosyal sınıflar içinde yer alan değişik kesimlerden oluşan, heterojen bir yapıya sahiptir.

Bu yapı içinde teknik elemanların çok büyük bir kesimi ücretli emekçilerdir. Üretim araçlarının mülkiyetinden yoksundurlar. İş güçlerini ücret karşılığı satarlar. Üretim içinde olanları, üretim surecinde işçi sınıfının yanındadır.

Birer ücretli emekçi olarak, çıkarları, tekellerin egemenliğindeki kapitalist sistemde işçi sınıfının çıkarlarıyla aynı doğrultudadır. Bu gerçekler özellikle 1965 sonrası Türkiye koşullarında çok daha acık bir bicimde su yüzüne cıkmış ve teknik elemanların büyük bir kesiminin birer ücretli emekçi olarak işçi sınıfının ve diğer emekçi kitlelerin yanında olduklarını göstermiştir.

Devlet sektöründe ve özel sektörde çalışan ücretli büyük çoğunluğun yanında küçük bürolarda ücretli olarak çalışan veya küçük büro sahibi olan teknik elemanlar ve ayrıca üretim araçlarına sahip olarak sermaye kesiminin içinde olan teknik elemanlar vardır. Ancak bütün bu farklılıklar, teknik elemanların genel olarak ücretli emekçiler olma gerçeğini ortadan kaldırmaz.

TEKNİK ELEMANLARIN EKONOMİK VE DEMOKRATİK HAKLAR MÜCADELESİ
Teknik elemanların ekonomik ve demokratik haklar mücadelesi özünde bir bütündür. Antifaşist ve antiemperyalist bir nitelik taşır. Bu mücadele için sınıfının ve emekçi kitlelerin politik mücadelesinin bir parçasıdır.

Genel olarak emekçi kesim içinde olan teknik eleman kitlesinin, ekonomik ve demokratik haklar mücadelesi, işçi sınıfının ve diğer emekçi kitlelerin demokrasi mücadelesi ile bütünleşmektedir. Bu yüzden teknik elemanlar işçi sınıfı ve emekçi kitlelerden yana, ekonomik – demokratik hak ve özgürlüklerden yana bir iktidarın kurulması için işçi sınıfının öncülüğünde verilen demokrasi mücadelesinde diğer emekçi kitlelerle bir arada olacak, bu birliktelik içinde kendi gücü oranında yer almaya devam edecektir.

Son yıllardaki gelişmeler ve geçirdiği deneyler teknik elemanlara ekonomik haklarını savunabilmek için sendikal örgütlenmeye gitme zorunluluğunu öğretmiştir. Gecen dönemlerde yapılan tartışmalar sonunda elit sendikalar yerine mevcut işyeri sendikalarında örgütlenmenin doğruluğu ortaya çıkmıştır.

Önümüzdeki dönemde çalışmalarımızın daha verimli olması için; Kamu kesiminde teknik elemanların grevli ve toplu sözleşmeli sendikal hakları için genel planda mücadele verilirken, yasal olarak sendikalaşmaları olanaklı olan özel kesimde çalışan teknik elemanların sendikal haklarını kullanmaları sağlanmalıdır. Bu amaçla, özel kesimdeki işyerleri taranmalı, pilot bölge çalışmaları yapılmalı, bu çalışmalar için tüm teknik eleman örgütlerinde oluşturulacak birimlerin (komisyonlar) koordinasyonu ve çalışmalarının değerlendirilmesi TÜTED tarafından sağlanmalıdır.

Sendikal harekette işten atılan baskıya uğrayan teknik elemanlar için tüm örgütlerin katkısıyla “sendikal mücadele fonu” oluşturulmalıdır.

GÜNCEL SORUN
Dünyada emperyalizm, kendi yapısından gelen bunalımlar ve dünya işçi sınıfı hareketinin gelişen mücadelesi ve ezilen dünya halklarının verdikleri bağımsızlık savaşları sonucu, adım adım gerilemektedir.

Ülkemizde de ekonomik sorunlar ve işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin gelişen örgütlü mücadelesi karşısında çaresizliğini gizleyemeyen egemen güçler giderek hırçınlaşmakta, açık faşizmi örgütlemeye çalışmaktadırlar. Bu aşamada güncel sorun tüm ilerici güçlerin birlikte planlı ve örgütlü bir mücadeleyi sürdürmeleridir. Faşizme karşı mücadelenin kesin bir başarıya ulaşması için teknik eleman kitlesi kendine düşen görevi yapmaya kararlıdır.Bugün temel sorunumuz, deneylerden geçmiş birlik ihtiyacını demokratik bir eylem planı etrafında gerçekleştirmek ve sürekli kılmaktır.

Teknik elemanların mücadelesinin güçlendirilmesi ve halkın mücadelesine etkin olarak katılabilmesi için gündemde olan, “demokratik eylem planı etrafında birleşmek” sorunudur.

Sendikal hakların kazanılması tek başına bir amaç değil demokrasi ve bağımsızlık mücadelesinin araçlarından biridir ve siyasi özü itibariyle işçi sınıfımızın ve halkımızın bağımsızlık ve demokrasi mücadelesine tabidir.

Ülkemizin bugünkü koşullarında teknik eleman örgütlerinin görevi, teknik eleman kitlesini en geniş tabanı ile ortak bir eylem planı etrafında birleştirmek, örgütler ve kitleler arasında sürekli ilişki, haberleşme ve dayanışma oluşturmaktır. Bu oluşum tüm teknik eleman örgütlerinin ortak dayanışma ve iradesinin ürünüdür.

Eylem programının acil hedefi emperyalist sömürüye ve MC iktidarının faşist baskı, kıyım ve terörüne karşı yayın, demokratik kitle eylemleri ile sürekli teşhir ve mücadele etmek ve bu mücadeleyi öncelikle işçi sınıfının halkımızın bağımsızlık ve demokrasi mücadelesi ile birleştirmektir.

Bu mücadelenin programlaşması, sürekli kılınması ve çalışma biçiminin saptanması için Kurultaya katılan tüm örgüt yetkilileri en kısa zamanda toplanmalıdır. Bu çalışmaların yürütülmesi görev olarak TÜTED’e verilmiştir.

Sendikal haklar mücadelemizin ve bu haklardan yoksun tüm çalışanların ortak mücadelesinin daha ileriye götürülebilmesi artık bu çalışanların tümünü bir araya getiren “Çalışanlar Kurultaylarını”, çalışanların demokratik kitle örgütlerinin örgütlü bir birlikteliğinin gerçekleştirilmesini gerektirmektedirler. Kurultayımız, “Çalışanlar Kurultaylarının” örgütlenmesi olanaklarının araştırılması ve yaratılmasını temenni eder.

MC DÖNEMİ VE TÜTED

Milliyetçi Cephenin kurulmasıyla artmaya başlayan faşist baskı ve saldırılar, işçi sınıfı öncülüğünde verilmekte olan bağımsızlık – demokrasi mücadelesini geriletmeyi, faşizmi kurumlaştırmayı amaçlamaktaydı.

Emekçi halkımızın tüm kesimleri üzerinde uygulanan faşist baskı ve saldırılardan teknik elemanlar ve TÜTED de büyük ölçüde nasibini (!) aldı.

MC döneminde çok sayıda teknik eleman yerlerinden sürüldü, kıyıldı ve baskılara uğradı. TÜTED Şubelerine saldırıldı. Anti-demokratik, faşist baskılarla, TÜTED’in gelişmesi engellenmek istendi.

Tüm bu baskılara rağmen TÜTED’in gelişmesi durmadı. TÜTED her geçen gün büyümeye, yeni üyeler kazanmaya ve yeni şubeler açmaya devam etti; tırmanan faşizme karşı, bağımsızlık demokrasi yolunda, daha güçlü olarak direndi.

MC döneminde teknik elemanların ekonomik-demokratik hakları İçin verdikleri örgütlü mücadele tüm faşist baskılara rağmen her geçen gün yükselerek sürdü. Yine bu dönemde ortak ekonomik, demokratik talep ve hedefleri itibariyle teknik elemanların diğer emekçi kesimlerle olan dayanışması pekiştirildi; teknik elemanlar, öğretmenler, memurlar ortak talepleri uğrunda ortak mücadele verdiler ortak eylemlere girdiler

Bu dönemde TÜTED, teknik elemanların demokratik kitle örgütü olarak, ekonomik demokratik haklar için verilen mücadelede başlıca örgütleyici, sürükleyici güçlerden biri olarak kendisini kamuoyuna tanıttı ve kabul ettirdi. TÜTED, ekonomik, demokratik haklar için verilen mücadeleyi her zaman ülke genelindeki, bağımsızlık demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak gördü, hayatın ve verilen mücadelenin her alanında bu bütünselliği vurguladı; antiemperyalist antifaşist antişovenist mücadelenin ön saflarında yerini aldı.

TÜTED, içinde yer aldığı bu mücadelenin işçi sınıfının ideolojik – siyasi – fiili öncülüğünde başarıya ulaşabileceğini, işçilerin ve tüm diğer emekçilerin nihai kurtuluşunun kendi ellerinde olduğunu, nihai kurtuluş demek olan sosyalizme giden yolda tüm işçilerin ve emekçilerin ulusal ve uluslararası birlik ve dayanışmasını savundu.

TÜTED, gerek ekonomik demokratik haklar için sürdürülen mücadelede gerekse antiemperyalist antifaşist antişovenist mücadelede bu ilkesel yaklaşımlar çerçevesinde başta TMMOB olmak üzere diğer teknik eleman örgütleriyle aralarında TÖB-DER ve TÜM DER’ in de bulunduğu emekçi kesimlerin diğer demokratik kitle örgütleriyle, gençlik ve kadın örgütleriyle, işçi sınıfımızın ilerici sendikal örgütü DİSK’ le eylem birliğine gitti. Böylesi bir eylem birliğinin kurulabilmesi için somut katkılarda bulundu.

TÜTED, MC dönemindeki tüm baskı ve engellere rağmen teknik elemanların uluslararası dayanışma platformlarında Türkiye teknik elemanlarının sesini duyurmayı başardı.

TÜTED’İN KAPATILMASI

21 Ocak 1980 akşamı saat 19.30’da Ankara Mithatpaşa Cad. 28/24’da bulunan TÜTED Genel Merkezi “bir ihbarı değerlendirme” gerekçesiyle güvenlik kuvvetlerince basılarak, üç saat süreyle aranmış ve toplantı halinde bulunan Genel Merkez ve bazı Şube yöneticisi 14 kişi gözaltına alınmıştır. Dernek binasının kapısı mühürlenmiştir.

21 Şubat 1980′ de gözetim altına alınanlardan Harun Aykut Göker, Reşit Oğuz, Günay Bolazar, Hüseyin Haluk Orhon, Hüseyin Özcan, Yiğit Sayılgan, Namık Kemal Döleneken, tutuklanmış diğerleri salıverilmiştir. 01 Mart 1980′de yapılan ilk duruşmalarında ise tutuksuz yargılanmalarına karar verilerek serbest bırakılmışlardır.

1 Nisan 1980′de Askeri Mahkemede başlayan dava süreci, Ankara İkinci Asliye Ceza Mahkemesi’nin 26 Aralık 1984 günü tüm sanıkların temyiz yolu açık olmak üzere BERAATLARINA karar vermesi ile son bulmuştur. 3 Ocak 1985‘de bu karar temyiz edilmemiş ve 5 yıl süren 21 duruşma sonunda beraat karar kesinleşmiştir.

Bu arada 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin birinci günü yayınlan bir bildiri ile siyasi partilerin, derneklerin, federasyonların ve konfederasyonların faaliyetlerinin durdurulduğu ilan edilmiş ve 27 Ekim 1980‘de çıkarılan bir yasayla bunların mallarının idaresi ve mal varlıklarına ilişkin menfaatlerinin korunması sıkıyönetim komutanının gözetim ve talimatı altında çalışacak kayyuma bırakılmıştır.

Bu nedenle davanın sürdüğü süreçte faaliyetten alıkonulan dernek beraat sonrasında da faaliyetine devam edememiştir.

22 Ocak 1987′de TC Maliye ve Gümrük Bakanlığı Ankara Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğü tarafından 2908 Sayılı yasanın geçici 1. Maddesi gereğince altı ay içerisinde yeniden tüzük hazırlayıp Ankara Valiliğine tasdik ettirmemesi nedeniyle 8 Ekim1985 tarihli alınan Valilik onayı ile, kendiliğinden dağılmış sayılarak, aynı yasanın 55.maddesi uyarınca TÜTED’in tasfiye işlemlerinin başladığı bildirilmiştir.

“Kendiliğinden dağılmış sayılan” TÜTED’e ait hiçbir evrak ya da karar defteri veya Sıkıyönetim Makamlarınca mühür altında tutulan herhangi bir demirbaşın TÜTED’e iade edilmediği 5 Şubat 1987′de kendilerine bildirilmiştir.

Böylece 12 Mart 1971 askeri darbesi sonrası kurulan Tüm Teknik Elemanlar Derneği (TÜTED)’nin Cumhuriyet tarihinin en baskıcı, en kanlı bir döneminin ilerici, demokrat, devrimcilere örnek olacak demokratik, ekonomik ve teknik elemanların sendikal haklarına sahip olma mücadelesine adanmış yaklaşık 10 yıllık, kısacık ama onurlu ömrü 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile kapanmış oluyordu.

21 Ocak 1980′de TÜTED Merkezine yapılan baskında götürülen karar defterleri, evraklar ve demirbaşlar bir daha hiç iade edilmemiştir. Bu nedenle WEB sitemizde bulunan belgelerin tamamına yakını TÜTED’in son genel başkanı Aykut Göker’in özellikle 80’li yılların zor şartlarına rağmen koruyup 2013 yılında bizlere ulaştırdığı baskın tarihine kadar olan belgelerden oluşmaktadır.